KENDİMİZE SÖYLEDİĞİMİZ YALANLAR
O
kadar benciliz ve kendimizi korumaya adanmışız ki bu uğurda yapamayacağımız şey
yok, buna kendimizi türlü türlü yalanlarla kandırmak da dahil. Bizi bu yola
iten bitmek tükenmek bilmez egomuz. Aman ona bir zarar gelmesin, kendisi
dışında ne varsa yok edip daha da büyüsün.
Küçük
hesaplar, geçici bir tatmin bize neler neler yaptırabiliyor… Masumiyetimizi,
başkalarına ya da kendimize kanıtlayabilmek için bahaneleri ardı ardına
sıralamakta hiç zorlanmıyoruz. Mesela, evde tüm mahalleye yetecek kadar
ayakkabımız varken sarf ettiğimiz “Bu
siyah ayakkabılara gerçekten ihtiyacım var.” cümlesi size de bir
yerlerden tanıdık gelmiyor mu? Ya da “Sigarayı istediğim zaman
bırakabilirim.Ben bağımlı değilim ki.” Zaten hiç birimiz “yaşlanmadık.” Artık
devir değişti eskinin 30 yaşı şimdinin 40’ı. Bir de bu pazartesi diyete
başlıyoruz.
Kendimize
söylediğimiz bu yalanlar belki bir süreliğine rahat etmemizi sağlayabiliyor ama
uzun vadede motivasyonumuzu düşürüp elde edebileceğimiz güzellikleri de
kaçırmamıza sebep oluyor. Hiçbir şeyden tatmin olmayışımızı kendimize
yaptığımız “Sen mutluluğu hak etmiyorsun.” telkiniyle maskeleyip çözümsüz hale
getirebiliyoruz. “ Özel veya tek
değilsin.”, “ Hayallerin ulaşmak için gerçekçi değil.” , “Şartlar senin
başarılı olmanı engelliyor.” telkinleri
tembelliğimize uydurduğumuz kılıflar olmaktan öte gitmiyor.
Bu
“pembe” diye adlandırdığımız yalanların en acısı da dile getirmesek bile
aklımızdan geçirdiğimiz “ölüm bana çok uzak” tesellisi. Görmezden gelerek gerçekleri
yok edebilmek gibi bir kabiliyetimiz yok maalesef. Hz Şems çok haklı “Her
insan ölecek yaştadır.”
Bu
kendimizi koruma hastalığımız yüzünden görmezden geliyoruz, yok sayıyoruz,
erteliyoruz gerçeklerle yüz yüze geldiğimizdeyse hazırlıksız yakalanıp
afallıyoruz.
İşin
en tuhaf yanıysa kendimize söylediğimiz bu yalanlara inanırkenki saflığımız.
Denize düşenin yılana sarıldığı gibi egosu şişen de yalana sarılıyor sanırım.
0 yorum: